www.deccaltehlikesi.imanisiteler.com
Pek çok ülkede, Müslüman nüfusun varlığına karşı duyulan tepkiler artıyor, her geçen gün yeni tedbirler alınıyor. İslamofobi terimiyle ise, tüm dünyaa İslam’a karşı yöneltilen korku sanki makul bir düşünceymiş gibi yansıtılarak, Müslümanlara duyulan nefret ve düşmanlık normalleştirilip sıradanlaştırılıyor. İslamofobi düşüncesini durdurmanın asıl yolu, hiç şüphesiz ki öncelikle ‘bağnazlık ile gerçek İslam’ın farkını anlatmaktır. Bu ise çift yönlü cehaletin giderilmesiyle mümkün olacaktır.
Eğitimsizlik, kültürsüzlük ve bunun sonucu olan cehalet bugün dünyanın tüm toplumlarını tehdit eden ortak bir sorun haline gelmiş durumda. Bir yanda halkının neredeyse üçte ikisi okuma yazma dahi bilmeyen bazı İslam ülkeleri, diğer yanda ise olanca modern ve medeni görünümüne karşın pek çok kritik konuda bütünüyle çarpık ve asılsız bilgilerle donanmış ya da son derece önemli gerçeklerden habersiz bir Batı toplumu...
Cehalet her ne kadar az gelişmiş üçüncü dünya ülkelerinin, Ortadoğu ve İslam ülkelerinin halklarıyla özdeşleştirilmek istenen bir kavram olsa da, biraz yakından incelendiğinde aslında bunun Batı toplumlarında da çok yaygın bir hastalık olduğu görülüyor. Zira bilgi sahibi olmak yalnızca okuma-yazma bilmek, belli öğretim kurumlarını tamamlamak, belli alanlarda uzmanlaşmak değildir. İnsanın kendi hayatını, varlık amacını, etrafında olup biten olayları ve bu olayların ardındaki hikmetleri anlamasını sağlayacak doğru bilgilerden yoksun olması, bir de üstüne bu en hayati konularda kulaktan dolma, yanlış ve çarpık bilgilerle yüklü olması, aslında cehaletin en ileri derecesidir.
Pek çok ülkede, Müslüman nüfusun varlığına karşı duyulan tepkiler artıyor, her geçen gün yeni tedbirler alınıyor. İslamofobi terimiyle ise, tüm dünyaa İslam’a karşı yöneltilen korku sanki makul bir düşünceymiş gibi yansıtılarak, Müslümanlara duyulan nefret ve düşmanlık normalleştirilip sıradanlaştırılıyor. İslamofobi düşüncesini durdurmanın asıl yolu, hiç şüphesiz ki öncelikle ‘bağnazlık ile gerçek İslam’ın farkını anlatmaktır. Bu ise çift yönlü cehaletin giderilmesiyle mümkün olacaktır.
Cehalet her ne kadar az gelişmiş üçüncü dünya ülkelerinin, Ortadoğu ve İslam ülkelerinin halklarıyla özdeşleştirilmek istenen bir kavram olsa da, biraz yakından incelendiğinde aslında bunun Batı toplumlarında da çok yaygın bir hastalık olduğu görülüyor. Zira bilgi sahibi olmak yalnızca okuma-yazma bilmek, belli öğretim kurumlarını tamamlamak, belli alanlarda uzmanlaşmak değildir. İnsanın kendi hayatını, varlık amacını, etrafında olup biten olayları ve bu olayların ardındaki hikmetleri anlamasını sağlayacak doğru bilgilerden yoksun olması, bir de üstüne bu en hayati konularda kulaktan dolma, yanlış ve çarpık bilgilerle yüklü olması, aslında cehaletin en ileri derecesidir.